-
1 sağlık durumu
Gesundheitszustand m -
2 sağlık durumu
n. state of health, health -
3 bozuk sağlık durumu
n. ill health -
4 sağlık
sağlık bakımı Hygiene f;sağlık durumu Gesundheitszustand m;sağlık ocağı Sanitätsstelle f (auf dem Dorf);sağlık raporu Gesundheitsattest n;sağlık sigortası Krankenversicherung f;sağlık yurdu Sanatorium n;sağlık olsun! tröstend es ist nicht so schlimm;-in sağlığında zu Lebzeiten G/von;sağlığınıza! auf Ihr Wohl! -
5 state of health
sağlık durumu -
6 state of health
sağlık durumu -
7 Gesundheitszustände
sağlık durumu -
8 sağlıksız
1. دنف [دَنِف]Anlamı: sağlık durumu bozuk2. سقم [سَقِم]Anlamı: sağlık durumu bozuk3. سقيم [سَقِيم]Anlamı: sağlık durumu bozuk4. ضعيف [ضَعِيف]Anlamı: sağlık durumu bozuk5. عاجز [عَاجِز]Anlamı: sağlık durumu bozuk6. عيان [عَيَّان]Anlamı: sağlık durumu bozuk7. قعيد [قَعِيد]Anlamı: sağlık durumu bozuk8. كليل [كَلِيل]Anlamı: sağlık durumu bozuk9. مريض [مَرِيض]Anlamı: sağlık durumu bozuk10. معتل [مُعْتَلّ]Anlamı: sağlık durumu bozuk11. معروق [مَعْرُوق]Anlamı: sağlık durumu bozuk12. معل [مُعَلّ]Anlamı: sağlık durumu bozuk13. نحيف [نَحِيف]Anlamı: sağlık durumu bozuk14. عليل [عَلِيل]Anlamı: sağlık durumu bozuk -
9 dinç
1. شديد [شَدِيد]Anlamı: gücü ve sağlık durumu yerinde, zinde, tendürüst2. مشدد [مُشَدَّد]Anlamı: gücü ve sağlık durumu yerinde, zinde, tendürüst3. ناهض [ناهِض]Anlamı: gücü ve sağlık durumu yerinde, zinde, tendürüst4. نشيط [نَشِيط]Anlamı: gücü ve sağlık durumu yerinde, zinde, tendürüst5. همام [هَمَّام]Anlamı: gücü ve sağlık durumu yerinde, zinde, tendürüst -
10 hasta
1. سقم [سَقِم]Anlamı: sağlık durumu bozuk2. سقيم [سَقِيم]Anlamı: sağlık durumu bozuk3. مريض [مَرِيض]Anlamı: sağlık durumu bozuk4. معتل [مُعْتَلّ]Anlamı: sağlık durumu bozuk5. عليل [عَلِيل]Anlamı: sağlık durumu bozuk -
11 gesundheitlich
1. adj sağlık subst;sein gesundheitlicher Zustand onun sağlık durumu;aus gesundheitlichen Gründen sağlık nedenleriyle2. adv: gesundheitlich geht es ihm gut -in sağlık durumu iyi -
12 durum
положе́ние (с) ситуа́ция (ж) состоя́ние (с)* * *1) положе́ние, обстано́вка, ситуа́цияgüç bir duruma düşmek — попа́сть в затрудни́тельное положе́ние
siyaso durum — полити́ческая обстано́вка
2) состоя́ниеhava durumu — состоя́ние пого́ды
sağlık durumu — состоя́ние здоро́вья
sağlık durumu dolayısıyla — по состоя́нию здоро́вья
sihho durum — санита́рное состоя́ние
yolların durumu — состоя́ние доро́г
durumda olmak — быть в состоя́нии (что-л. сделать)
karar verecek durumda değilim — я не в состоя́нии приня́ть реше́ние
3) вид, фо́рмаmesele siyasî bir durum almıştı — вопро́с при́нял полити́ческую окра́ску
-
13 health
adj. sağlık————————n. sağlık, sıhhat, sağlık durumu, afiyet* * *sağlık* * *[helƟ]1) (the state of being well or ill: He is in good/poor health.) sağlık2) (the state of being well: I may be getting old, but so long as I keep my health, I'll be happy.) sağlık, sıhhat•- healthy- healthiness
- health maintenance organization
- health service
- drink to someone's health
- drink someone's health -
14 Befinden
Befinden <-s> nt1) hatır; ( Gesundheitszustand) sağlık durumu;nach jds \Befinden fragen birinin hatırını sormak, birine hâl hatır sormak;wie ist das \Befinden des Patienten? hastanın (sağlık) durumu nasıl? -
15 سقم
IسقَّمَhastalandırmakAnlamı: hastalanmasına sebep olmakIIسَقَم1. sayrılıkAnlamı: hastalık2. malullükAnlamı: sakatlık, hastalık3. maluliyetAnlamı: sakatlık, hastalık4. marazAnlamı: hastalık, illet5. afetAnlamı: doğanın sebep olduğu yıkım6. dertAnlamı: hastalık, ağrıسَقِم1. marizAnlamı: hastalıklı2. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk3. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz4. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk5. sayrıAnlamı: hastaIVسَقِمَfenalaşmakAnlamı: (hasta) ağırlaşmak -
16 سقيم
سَقِيم1. marizAnlamı: hastalıklı2. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz3. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk4. sayrıAnlamı: hasta5. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk6. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz7. sakat8. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin9. cılızAnlamı: çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif -
17 عليل
عَلِيل1. marizAnlamı: hastalıklı2. malûlAnlamı: sakat kimse3. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk4. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz5. keyifsizAnlamı: sağlığı pek yerinde olmayan6. sayrıAnlamı: hasta7. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk8. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz9. sakat -
18 مريض
مَرِيض1. marizAnlamı: hastalıklı2. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz3. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz4. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk5. keyifsizAnlamı: sağlığı pek yerinde olmayan6. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz7. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk -
19 معتل
مُعْتَلّ1. zebunAnlamı: güçsüz, zayıf, âciz2. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz3. hastaAnlamı: sağlık durumu bozuk4. keyifsizAnlamı: sağlığı pek yerinde olmayan5. hastalıklıAnlamı: vücut. direnci az olan, mariz6. sayrıAnlamı: hasta7. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk -
20 durum
durum almak Stellung nehmen; eine bestimmte Haltung einnehmen;… duruma gelmek … werden;güç bir duruma düşmek in eine schwierige Lage geraten;iktisaden bağımsız duruma gelmek wirtschaftlich unabhängig werden;geçim durumu Lebensbedingungen f/pl;hastanın durumu der Zustand des Kranken;hava durumu Wetterlage f;sağlık durumu Gesundheitszustand m;sıhhî durum sanitäre Verhältnisse n/pl;-in kaybolması durumunda im Falle des Verlustes G/von
См. также в других словарях:
sağlık — is., ğı 1) Vücudun hasta olmaması durumu, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet Sağlığa zarar veren şeylerden kaçınmalı. 2) Sağ, canlı, diri olma durumu Aradan dört beş yıl geçince bir yerden de haber gelmeyince sağlığından umutlarını kesmişler … Çağatay Osmanlı Sözlük
AHVAL-İ SIHHİYE — Sağlık durumu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
sağlıklı — sf. 1) Sağlık durumu iyi olan, sağlam, esen, sıhhatli 2) Sağlık kurallarına uygun olan, hijyen 3) Sağlığı koruyan 4) mec. Sağlam, doğru, güvenilir, gerçek Kendine saygısı olan, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar. Y. Kemal… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinç — sf., ci Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana Kısa kesilmiş çember sakallı, iri ağızlı, yetmişlik, dinç bir ihtiyar. M. Ş. Esendal Birleşik Sözler başı dinç … Çağatay Osmanlı Sözlük
patent — is., Fr. patente 1) Bir buluşun veya o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge 2) Uyrukluk belgesi 3) Gemilere ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge 4) mec. Bir durum veya bir işi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağlıksız — sf. 1) Sağlık durumu iyi olmayan, sağlığı bozuk, sıhhatsiz 2) mec. Sağlam, doğru, güvenilir olmayan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahvâl -i sıhhiye — [ ﻪﻴﺤﺹ لاﻮﺣا ] sağlık durumu … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
karne — is., eğt., Fr. carnet 1) Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge 2) Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hastalık — is., ğı 1) Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı Hastalıktan, doktordan oldum bittim korkarım. H. Taner 2) Ruh sağlığının… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iyilik — is., ği 1) İyi olma durumu, salah 2) Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inayet Borcumu ödesem de iyiliğini ödeyemem. N. Cumalı 3) Sağlığı yerinde olma durumu, esenlik İyilik haberlerinizi aldım. 4) Yarar veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afiyet — is., Ar. ˁāfiyet Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik Allah daha ziyade afiyet versin. N. Cumalı Birleşik Sözler kemaliafiyet Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller afiyet bulmak afiyet olsun afiyet şeker olsun afiyet üzere olmak afiyetle … Çağatay Osmanlı Sözlük